8 Haziran 2014 Pazar

                                               VAKIF “İNSAN OLMA” SANATIDIR

İnsan, fıtratında iyilik yapma ve yardımlaşma cevherini taşıyan bir mahlûktur. Bu cevher her insanda mevcuttur ancak kiminde kömür kiminde elmas olarak görünür. Bu görünüm insanın kumaşıyla değil dikişiyle alakalıdır. Yani kömürden elmasa uzanan meşakkatli yol bu parlaklığı etkiler. İnsanların yardımlaşması onların kalplerini yumuşatır, cevherlerini elmasa çevirir. İşte vakıflar insanlardaki bu iyilik yapma duygularının müesseseleşmiş halidir.

Sosyal devlet olgusu ile ferdiyetçilik düşüncesi batı insanında fıtrî olan yardım etme ve iyilik yapma duygusunu köreltmiştir. Bunun sonucu insanlar her şeyi sosyal devletten bekler olmuş; toplumda sevgi, saygı ve güven zedelenerek yalnızlaşma olgusu ortaya çıkmıştır. Oysaki hem insan olmamızın gerekleri hem de dinimizin vecibeleri biz insanları bir arada yaşama kültürüne yönlendirmiştir. İşte bu ihtiyacı karşılama noktasında vakıf bir cemiyettir. Bir arada yaşama kültürünün yaşatıldığı bir müessesedir. Vakıf kanaattir; elindekinin kıymetini anlamak, elinde avucunda olmadığında da elinin, ayağının, ruhunun neler yapabileceğinin farkına varmaktır. Vakıf, insanın kendisini aşıp, dertlinin derdiyle dertlenmektir; bir yetimin başını okşamak, bir garibin gözyaşını silmek, bir düşmüşün koluna girmektir. Kısacası vakıf bir muhtacın ihtiyacını karşılamak, derdiyle hemhal olmaktır. Bu muhtaç bir insan olabileceği gibi, bir hayvan bir eser ve bir orman da olabilir. Bizim vakıf tahayyülümüzün hududu yoktur. Bu bakımdan vakıf, insanın ölmeden ebediyete diktiği bir fidandır. Vakıf,  “Ölüm bize ne yakın, ne uzak bize ölüm/Ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm.” dizelerindeki ölümsüzlüğü tattıran bir müessesedir.

Vakıf, insanları menfaat dışı bir amaç uğruna bir araya getirerek başlı başına bir medeniyetin adı olmuştur. Hayrın müesseseleşmiş hali vakıfların nasıl bir medeniyet teşekkül ettiğine bakarak nasıl bir mirasın üzerinde yaşadığımızı daha rahat görebiliriz. Vakıf medeniyetimiz asr-ı saadetten günümüze kadar inşa olunmuş bir hayır katarıdır. İslam’ın ilk STK’sının vakıf olması vakıf medeniyetinin köklerinin ne kadar derinde olduğunun göstergesidir. Ensar ve muhacirlerin kardeşliği ile yardımlaşma kültürü bu medeniyetin içerisinde kurumsal olarak yer bulmuştur. Sonraki dönemler ve özellikle Osmanlı Devleti dönemindeki örneklerinde zarafeti ve inceliği çok açık şekilde görebiliriz. Hizmetçilerin kırdıkları eşyalardan dolayı hırpalanmamaları için zararı karşılayacak vakıflardan, göçmen kuşların yol güzergâhlarına aç kalmamaları için yiyecek koyan vakıflara kadar yerküre üzerindeki her muhtacın ihtiyacına cevap verebilecek vakıflar tahsis olunmuştur. Toparlayacak olursak vakıflar toplumun hayır ve iyiliğine olan her yerde, sağlam birer sigorta teşkilâtı gibi vazife ve hizmet görmüşlerdir.

Vakıf gönüllülüğü, paylaşmanın mutluluğunu tatmaktır. Bu gönüllük engellere mazeret üretmemeyi ve hayata karşı kayıtsız kalmamayı da beraberinde getirir. Vakıf gönüllüğü mazluma ve muhtaca el uzatmaktır. Vakıf gönüllülüğünün bu insaniliğini üstad M.Akif ERSOY’un şu dizeleriyle daha iyi anlıyoruz:

                    “…Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,
                     Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
                     Adam aldırmada geç git! , diyemem aldırırım.
                     Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!...”

Vakıf insanı olmak her insana nasip olabilecek bir nimettir. Bu nimetin hiçbir ön şartı yoktur. Vakfetmek, maldan önce gönüllülükle yapılabilecek bir eylemdir. Gönüllülük, insanın kendisini aşarak insan olmanın en neciz hasletlerinden birine erişmektir. “Eğer tadını bilirsen ekmeği paylaşmak ekmekten daha lezzetlidir.” derken Üstad Necip Fazıl insaniliğin muhteşem lezzetinden bahsediyordu kuşkusuz. Vakıf yolculuğu öyle bir yolculuktur ki atılan her adım insanın kendisine doğru kat ettiği bir yoldur. Nasıl bir heykeltıraş küçük dokunuşlarla çamura suret kazandırıyorsa, vakıf da küçük dokunuşlarla topraktan gelen ademlere siret kazandırır. Ezcümle vakıf, insan olma sanatıdır.

M.Fatih GÖKSU
 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder